sesim çok çıkıyor…

– neden buradasın ?

– senin için.

– neden hep gidiyorsun ?

– geri dönebilmek için.

– neden hep geri dönüyorsun?

– …

– neden?

– dönüyorum işte.

– beni seviyor musun ?

– bilmiyorum. sanırım hayır.

– o zaman ?

– bunu bu kadar büyütmeye ne gerek var?

– neyi?

– seni, beni… bizi.

– bazı şeyleri büyüttüğümde mutlu oluyorsun ama.

– ne alakası var?

– çok alakası var.

– ben evliyim, biliyorsun.

– onu mu soruyorum ben sana ?

– ne sormuştun?

– beni seviyor musun ?

– hayır… evet…. bilmiyorum.

– her boku biliyorsun da bunu mu bilemiyorsun ?

– bu farklı

– nesi farklı ?

– bilmiyorum. farklı olduğunu biliyorum da farkını bilemiyorum.

– anlıyorum.

– her boku bildiğimi mi düşünüyorsun ?

– ben değil, sen öyle düşünüyorsun.

– bilmediğimi mi düşünüyorsun ?

– düşünmüyorum.

…..

– seni seviyorum.

– biliyorum.

2009 yaz sezonu – i

kış sezonunda yapılan kısa turları takiben 9 mayıs itibariyle yaz sezonuna giriyoruz.

beşiktaş’ tan araba arkasında askıyla kozyatağı’ na geçiyoruz. arabadan indirme işleminin akabinde yokuş aşağı kabaca 4km sonra suadiye sahilindeyiz. burada yol arkadaşım ve bisikleti ile buluşuyoruz. orta tempo ile sahil yolundan fenerbahçe. hava hafif serin ve zincirler yağsız, frenler bakımsız. hafif inik lastikler biraz yoruyor ama fenerbahçe parkının rengarenk görüntüsü yorgunluğumu alıyor. parkın içindeki mekan epeyce pahalı. dışarı çıkıyoruz. fenerbahçe marina yanındaki kafelerden birine park edip kahvaltımızı yapıyoruz. tesadüf cafe buradaki en sıcak görünümlü mekanlardan birisi. keza fiyatları da sıcak. ayvalık tostu 9 tl, fincan çay 3 tl. açık büfe kahvaltı her mekanda 17,50 tl. hafif kahvaltının ardından rota tepe natilius alışveriş merkezi. yaklaşık 20 dakikada yine yavaş bir tempoyla varıyoruz. tepe home’ daki indirim epey faydalı. 50-80 tl fiyat aralığında sehpalar, 250-400 tl aralığında elbise dolapları, 200-400 tl aralığında tv üniteleri var. bunların yanında fiyatı uçuk ürünler de var elbette. gülüp geçiyoruz. avm içerisinde yer alan akvaryumlardan birinde minik köpekbalıklarını ve diğerinde yine minik müren balıklarını izleyip, birer de soğuk kahve içip yollanıyoruz. rotamız kadıköy üzerinden moda, daha sonra fenerbahçe stadı ve bağdat caddesi üzerinden eve dönüş. cadde inanılmaz kalabalık ve kaldırımlarda adım atacak veya pedal çevirecek yer yok. yazın ilk güneşli gününde herkes kendisini sokaklara atmış.

turun başında yokuş aşağı indiğim yolu bu sefer yokuş yukarı geri dönüyorum. ilk gün için toplamda 30kmlik bir parkur. akan tere değiyor. bisiklet hala ve her zaman keyif veriyor.